İKTİSADA GİRİŞ 2 VİZE NOTLARI (DÜZENLENİP SINAV KONULARINA GÖRE HAZIRLANDI)

 

                                                           

         !! HOCANIN DERSTE BELÄ°RTTİĞİ 32,35,36,37. BÖLÃœMLERÄ°N NOTLARI !!

                                                     GELÄ°R DAÄžILIMI POLÄ°TÄ°KASI   

İşlevsel Gelir Dağılımı ile Kişisel Gelir Dağılımı İlişkisi

Bir ülkede belirli bir dönemde yaratılan milli gelirin o ülkedeki kiÅŸiler ya da üretimde görev alan üretim faktörleri arasında dağılımına gelir dağılımı denir. 2’ye ayrılır:

1-) İşlevsel Gelir Dağılımı

à Fonksiyonel bölüşüm de denilen işlevsel gelir dağılımı, üretime katılan üretim faktörlerinin üretim sonucunda elde edilen hasıladan aldıkları payın ne olduğunu konu almaktadır.

à İşlevsel gelir dağılımından hareket ederek milli geliri hesaplamak mümkündür.

 

2-) Kişisel Gelir Dağılımı

à Bir ülkede belirli bir dönemde yaratılan milli gelirin, o ülkedeki kiÅŸiler arasındaki dağılımını konu alan kiÅŸisel gelir dağılımına kiÅŸisel bölüşüm de denir.    

 

Kişisel Gelir Dağılımında Adaletsizliğin Nedeni

à Ücret Farkları

à Piyasanın Rekabet Yapısı

à Toprak Mülkiyetinin Dağılımında Adaletsizlikler

à Bölgelerarası Gelişmişlik Farkları

 

 

Gelir Dağılımında Eşitsizliği Azaltıcı Politikalar

A-) Devletin Gelirin Oluşum Sürecinde Eşitsizliği Azaltıcı Müdahaleleri

è Ücret farklarını azaltmaya yönelik müdahaleler

è Asgari ücret uygulanması

è Faiz oranlarına müdahale

è Üreticiyi ve tüketiciyi korumak amacıyla tarımsal ürün fiyatlarına müdahale

è Rekabeti engelleyici uygulamaları yasaklayan yasal düzenlemeler

è Toprak reformu yapılması

è Bölgeler arası gelişmişlik farklarını azaltıcı tedbirler

è Sermaye piyasasının gelişmesini sağlamak

è Enflasyonla mücadele

 

 

 

 

 

                                                        MAKRO EKONOMÄ°

 

Mikro İktisat - Makro İktisat Ayırımı:

à Mikro iktisat bir tüketici ya da bir firma gibi bütünü oluşturan küçük birimlerin davranışlarını incelemektedir.

à Makro iktisat; ekonominin bütünü ile ilgilenerek bunun işleyişini açıklamaktadır. Toplum düzeyindeki ekonomik büyüklüklerin incelenmesi makro iktisadın alanı içindedir.

 

Özetlersek; mikro ekonomi arz ve talebe belli mallarla ilişkili olarak bakarken; makro ekonomi toplam arz ve toplam taleple ilgilenmektedir.

 

Milli Gelir

à Bir ülkede belirli bir dönemde ekonominin genel durumunun belirlenmesi için mili gelir hesapları kullanılmaktadır.

à Belli bir dönemde mal ve hizmet üretimine katılan faktörlerin bunun karşılığında aldıkları payların toplam değerini gösteren milli gelir hesapları, ekonominin genel durumu hakkında bilgi verirken; uluslararası kalkınma karşılaştırmalarında da bir gösterge niteliği taşımaktadır.

 

TANIM: Gelirin kaynağı üretimdir. Ulusal ekonomide; belli bir dönemde (bir yılda) mal ve hizmet üretimine katılan faktörlerin, bunun karşılığında aldıkları payların toplam değerine milli gelir denilmektedir.

 

·        Gayrı Safi Milli Hasıla (GSMH): Bir ülkede belirli bir dönemde (bir yıl içinde) üretilen nihai mal ve hizmetler toplamının piyasa fiyatlarına göre para ile ifadesidir.

·        Amortisman: Ekonomide her yıl mal ve hizmetler üretilirken geçen yıldan devralınan makine, bina, yol, köprü gibi sermaye teçhizatında belirli miktarda meydana gelen eskime, aşınma ve yıpranmanın para ile ifadesine amortisman denilmektedir.

·        Safi Milli Hasıla: Gayrı safi milli hasıladan amortisman payı düşüldüğü zaman safi milli hasıla elde edilmektedir.

 

                                                                   SMH= GSMH – A

 

 

Milli Gelirin Hesaplanması

Milli gelir üç şekilde hesaplanmaktadır.

 

1-) Üretim Yöntemi ile Milli Gelir: Bir ekonomide bir yılda üretilen nihai mal ve hizmetlerin piyasa değeri ile ifade edildiği bir hesaplama yöntemidir.

Ãœretim yolu ile milli gelir hesaplanırken; üretilen nihai mal ve hizmet miktarları o dönemin fiyatları ile çarpılıp toplanmaktadır. Buna dış yatırım gelirleri ilave edilip; elde edilen GSMH’den Amortisman ve dolaylı vergiler çıkarılınca milli gelir bulunmaktadır.

 

2-) Gelir Yöntemi ile Milli Gelir: Gelir yöntemi ile milli gelirin hesaplanmasında dört temel faktör geliri dikkate alınmaktadır.

Kişiler gelirlerini; emek geliri olarak ücret, sermaye geliri olarak faiz ve kira, girişim geliri olarak kâr, doğal kaynak geliri olarak rant şeklinde kazanmaktadır.

Her kişinin ifade edilen şekilde kazandığı gelirini saptayıp, bunları toplamak suretiyle milli geliri hesaplamak mümkündür. Şu hâlde bir yıl içinde elde edilen ücret, maaş, faiz, kira, kâr ve rantlar toplandığında bir ülkenin milli geliri bulunmaktadır.

 

3-) Harcama (Tüketim) Yöntemi ile Milli Gelir: Harcama yöntemi ile milli gelirin hesaplanmasında bir ekonomide bir yılda nihai mal ve hizmetler için yapılan harcamaların toplamı göz önüne alınmaktadır.

 

 

Gayrı Safi Yurtiçi Hasıla (GSYİH)

Gayrı safi yurtiçi hasıla belirli bir dönemde (bir yıl) bir ülkenin ulusal sınırları dâhilinde üretim faktörlerinin kullanılmasıyla oluşan nihai mal ve hizmetlerin toplam değerini yansıtmaktadır.

 

KiÅŸisel Gelir

Kişisel gelir, halkın belli bir dönemde fiilen elde ettiği gelirdir. Elde edilen gelirin bir kısmı emekli sandığı ve sosyal sigorta kurumlarına ödenen sigorta primleri, dağıtılmayan şirket kârları ve kurumlar vergisi olarak kesildiğinden milli gelirden düşülmekte, buna karşın devletin kişilere verdiği sübvansiyonlar ile transfer ödemeleri ise ilave edilerek, kişisel gelire ulaşılmaktadır.

Kişisel Gelir: Milli Gelir - (Emekli Sandığı Kesintileri + Sosyal Sigorta Aidatları + Dağıtılmayan Şirket Kârları + Kurumlar Vergisi) + (Subvansiyonlar + Transfer Ödemeleri)

Harcanabilir Gelir

Harcanabilir gelir, kişinin serbestçe kullanabileceği geliri olup, kişisel gelirden doğrudan vergiler çıkarıldıktan sonra elde edilen gelire denir.

Harcanabilir Gelir = KiÅŸisel Gelir – DoÄŸrudan Vergiler

 

Kişi Başına Milli Gelir

Herhangi bir ülkenin milli geliri o ülke nüfusuna bölündüğünde kişi başına milli gelir elde edilmektedir.

 

Nominal Milli Gelir ve Reel Milli Gelir

Üretim miktarının artış oranı, fiyatlardaki artış oranından daha fazla ise milli gelir artışı reeldir.

Eğer fiyatlardaki artış oranı, üretimin artış oranından fazla ise milli gelirdeki artış nominal olacaktır.

Reel milli gelirin bulunabilmesi için; nominal milli gelirin temel olarak alınan yılın fiyat endeksine bölünmesi gerekmektedir.

 

Milli Geliri Belirleyen Faktörler

Milli geliri belirleyen faktörleri üretim, harcama ve gelir yönünden belirlemek mümkündür.

Milli gelir harcama yönünden; tüketim ve yatırım harcamalarından oluşmaktadır. Milli geliri Y, tüketim harcamalarını C, yatırım harcamalarını da I ile gösterirsek;

                                  Y= C+ I olur.

 

Milli geliri gelir yönünden ifade etmek istediğimizde ise milli gelir tüketim harcamaları ile tasarrufların toplamına eşit olmaktadır. Tasarrufları da S ile gösterirsek;

                                                          Y= C+S olur.

 

Birinci ve ikinci denklemde yer alan gelir düzeyleri ile tüketim harcamalarının özdeşliği; dengede yatırımlarla tasarrufların birbirine eşit olacağını göstermektedir.

                                                                 I = S

 

 

Tüketim

Her türlü ihtiyaçları karşılamak amacıyla yapılan harcamalara tüketim denilmektedir. İnsanlar elde ettikleri gelirlerinin önemli bir kısmını gereksinim duyduğu mal ve hizmetleri satın almak için harcamaktadır.

 

Tüketimi Etkileyen Faktörler

Tüketim harcamalarını etkileyen faktörler Keynes tarafından objektif ve sübjektif olmak üzere iki grupta ifade edilmiştir.

Sübjektif nedenler insan doğasından kaynaklanan ve onu kişisel gelirlerinin tümünü harcamaktan alıkoyan nedenlerdir. Bunları; güven, ihtiyat, kazanç, yaşam standardını yükseltme, özgürlük, miras bırakma gibi etkenler olarak saymak mümkündür.

Objektif nedenler ise; gelecekteki gelirleri ile ilgili tahminlerdeki değişmeler, faiz oranındaki değişmeler, vergi ve para politikalarındaki değişmeler olarak gösterilmektedir.

 

Tüketim Fonksiyonu

Tüketim fonksiyonu; harcanabilir gelir seviyesine bağlı olarak tüketim harcamalarının hangi yönde ve ne oranda değişmiş olacağını belirtmektedir.

Yani harcanabilir gelirdeki değişmeyle tüketimdeki değişme arasındaki ilişkidir.

Halkın farklı gelir seviyelerinde tüketime harcayacağı miktarı ifade eden tüketim fonksiyonu;

                                       C = f (Y) olarak ifade edilmektedir.

C: Tüketim

Y: Gelir

Tüketim fonksiyonu hem kişisel hem de toplumsal olabilmektedir.

 

Tüketim harcamaları konusunda iki kavram önem arz etmektedir.

Marjinal Tüketim Eğilimi: Gelir değişmesi nedeniyle tüketim harcamalarında meydana gelen değişmenin (C) gelirde meydana gelen değişmeye (Y) oranına marjinal tüketim eğilimi denir.

Ortalama Tüketim Eğilimi: Bir ekonomide yaratılan gelirin ne kadarının tüketime ayrıldığını gösteren orana denir.

 

 

                                           MÄ°LLÄ° GELÄ°RÄ° BELÄ°RLEYEN FAKTÖRLER

Tasarruf

Gelirin tüketime ayrılmayan kısmına tasarruf denir. İktisadi anlamda tasarruf; herhangi bir yatırımda kullanma arzusuyla gelirin harcanmayıp elde tutulmasını ifade etmektedir.

Tüketim harcamalarında olduğu gibi tasarruflar da; harcanabilir gelire bağlı olup, onun bir fonksiyonu olmaktadır. Başka ifade ile milli gelir kullanım yönünden tüketim ile tasarruf toplamından oluşmakta olup;

 Y= C + S ÅŸeklinde ifade edilmektedir.

 

Tasarruf Fonksiyonu

Tasarruf gelirin harcanmayan kısmı olduğuna göre; Tasarruf: Gelir - Tüketim

 S = Y - C’ dir.

Tüketim harcamalarında olduğu gibi tasarrufta harcanabilir gelire bağlı olduğundan tasarruf fonksiyonu;

 S = f (Y) olarak ifade edilebilir.

Buna göre gelir arttıkça tasarrufta artacaktır.

 

Tüketim konusunda olduğu gibi tasarruf konusunda da iki önemli kavram bulunmaktadır.

Marjinal Tasarruf EÄŸilimi: Gelir deÄŸiÅŸmesi nedeniyle; tasarruflarda meydana gelen deÄŸiÅŸmenin (DS) gelirde meydana gelen deÄŸiÅŸmeye (DY) oranına  DS/DY marjinal tasarruf eÄŸilimi denilmektedir.

Ortalama Tasarruf Eğilimi: Ekonomide yaratılan gelirin; belli bir dönemde ne kadarının tasarruf edildiğini S/Y göstermektedir.

 

 

Yatırım

Yatırım Kavramı ve Çeşitleri

Bir ekonomide belli bir dönemde üretim araçları mevcuduna yapılan ilâveler ile bu ilâveleri mümkün kılan harcamalara yatırım denilmektedir.

Yatırım ekonominin üretim kapasitesini büyüttüğü için, iktisadi büyüme ona bağlıdır. Büyümenin sağlıklı olabilmesi için hedeflenen tasarruflar ile hedeflenen yatırım miktarlarının uyum içinde olması gerekmektedir. Aksi takdirde hedeflenen tasarruflar hedeflenen yatırımları aşarsa işsizlik; yatırımların tasarrufları aşması halinde ise enflasyon gibi olumsuzluklar ortaya çıkmaktadır.

Yatırımları kişi ve işletmelerin yaptıkları özel yatırımlar ve devlet yatırımları olarak iki bölüme ayırmak mümkündür. Özel yatırımlar genellikle kâr amacına yönelik olarak yapılırken; devlet yatırımları toplum için gerekli ve faydalı görülen alanlara yöneliktir.

Çeşitleri

1- Reel ve Mali Yatırımlar: Reel yatırımlar sermaye mallarını ifade etmekte olup; ekonominin makine, teçhizat, yol, bina gibi reel değerlerine bir dönem içinde yapılan ilavelerdir.

Mali yatırımlar ise; bir alacak hakkının veya bir sermaye malı (hisse senedi alım-satımı) üzerindeki mülkiyet hakkının el değiştirmesi şeklinde ortaya çıkan işlemlerdir.

2- Brüt ve Net Yatırımlar: Brüt yatırımlar bir ekonomide belirli bir dönemde yapılmış olan tüm yatırım toplamını ifade etmektedir.

Üretim sırasında kullanılan sermaye malları aşınıp, eskiyeceğinden yeni sermaye mallarının bir kısmı bunların yerine geçer ki ikame yatırımlar olarak adlandırılmaktadır. İşte brüt yatırımdan sermaye mallarının aşınan, eskiyen kısmı (ikame yatırımlar) çıkarıldıktan sonra elde edilen yatırım miktarına net yatırım denir.

3- Otonom ve Uyarılmış Yatırımlar: Otonom yatırımlar, gelir ve talep değişmelerinden etkilenmeyen yatırımlardır. Bu nedenle milli gelir düzeyi ile uyarılmayan veya kâra dayanmayan yatırımlar olup; devletin alt yapı yatırımları (hastane, yol, baraj) örnek olarak gösterilebilir.

Uyarılmış yatırımlar ise; milli gelir düzeyindeki (özellikle artışlardaki) değişmelere bağlı olarak tüketim harcamalarında bir dönemden diğer döneme meydana gelen değişmeleri karşılamak için; müteşebbislerin mal ve hizmet üretmek amacıyla mevcut sermaye mallarına yaptıkları ilavelerdir. Yeni açılan bir otoyol kenarına kurulan benzin istasyonları, satış merkezleri, otel ve moteller uyarılmış yatırıma örnek olarak sayılabilir.

 

Yatırıma Etki Eden Faktörler

Yatırımları etkileyen faktörleri aşağıdaki şekilde açıklamak mümkündür.

1- Nüfus: Nüfus artışı talep artışını da beraberinde getirdiğinden; ihtiyaçlar karşısında firmalar ya yeni yatırım veya ilâve yatırım girişiminde bulunmaktadır.

2- Milli Gelirdeki Değişimler: Milli gelir düzeyinin yükselmesi aynı zamanda kişi başına gelir düzeyini de yükselteceğinden marjinal tüketim eğilimi artmaktadır. Bu da firmaların yatırım talebini arttırmaktadır.

3- Faiz Oranları: Firmalar yatırım yaparken veya mevcut yatırımlarını arttırırken, mali kuruluşlardan kredi talep ederler. Kredi faiz oranı alınacak kredi miktarını yani yatırımların düzeyini belirlemektedir.

Buna göre faiz oranı yüksekse yatırımlar azalmakta, faiz oranı düşükse yatırımlar artmaktadır.

4- Teknoloji: Yeni teknolojilerin kullanılması; maliyetleri azaltma, kârları arttırma gibi firmanın üretim etkinliğini arttırmada etkili olmaktadır. Bu da yeni yatırım talebini arttırmaktadır.

5- Geleceğe Yönelik Beklentiler: Yatırım miktarı geleceğe yönelik beklentilere de bağlıdır. Gelecekte talebin canlanacağı ve satış hacminin artacağı beklentisi bulunuyorsa; girişimciler yatırımlarını arttırma kararı almaktadır. Tersi durumunda ise yeni yatırıma girişmezler.

 

 

 

                             

                         MÄ°LLÄ° GELÄ°R DENGE DÃœZEYÄ°-TAM Ä°STÄ°HDAM-DEVLET HARCAMALARI

 

Hızlandıran

Ekonomide atıl kapasite olmaması yani tam kapasite ile çalışılması, talepte meydana gelen artışı karşılamak için yeni yatırımların yapılmasını gerektirmektedir. Bunlara uyarılmış yatırımlar denilmektedir.

Buna göre tüketim malları talebindeki artışın, uyarılmış yatırım talebine etkisine hızlandırma etkisi; bunu belirleyen katsayıya da hızlandıran adı verilmektedir.

 

Hızlandıranın İşleyişi ile İlgili Gerekli Şartlar

Hızlandıran mekanizmasının işleyebilmesi için de bazı şartların bulunması gerekmektedir.

à Hızlandıranın başarıya ulaşabilmesi için işletmelerin boş kapasitelerinin olmaması, yani tam istihdamın olması tüm kaynakların kullanılması gerekliliği bulunmaktadır.

 

 

Tasarruf Paradoksu

Bir ekonomide bireylerin çeşitli nedenlerle (refah seviyesini yükseltme, gelecekteki zor günlere hazırlık gibi) yapmış oldukları tasarruf artışlarının milli gelir düzeyinde azalmalara yol açabildiğini açıklayan kavramdır.

Daha fazla tasarruf yapmayı planlamak aynı zamanda daha az tüketmeyi planlamak anlamına gelmekte ve sonuçta harcamalarda meydana gelen azalma gelirin de azalmasına neden olmaktadır

Tasarruf paradoksu kişilerin daha fazla tasarruf yapmalarının yararlı olduğu yargısı ile ilgili çelişkili bir durumu ifade etmektedir.

 

Tam İstihdam ve Milli Gelir Düzeyi

Enflasyonist Açık

Enflasyonist ve deflasyonist açık; ekonominin tam istihdam denge milli gelir düzeyini aşması veya ulaşamaması durumlarını ifade etmede kullanılan kavramlardır.

Enflasyonist açık: Ekonomide fiyatlar genel seviyesi yükselmekte buna karşın reel olarak mal ve hizmet miktarı artmamaktadır. Bu durumda reel olarak artmayan mal ve hizmetler için daha fazla harcama yapılması enflasyonist baskıyı ortaya çıkarmaktadır.

Toplam talep ile toplam arz arasındaki fark enflasyonist açığı vermektedir

 

Deflasyonist Açık

Bir ekonomide toplam talep yetersizliği nedeniyle işgücü ve sermayenin eksik kullanılması sonucu milli gelir eksik istihdam seviyesinde dengeye gelmektedir.

Deflasyonist açık; ekonomiyi tam istihdam düzeyine taşıyacak potansiyel harcama düzeyi ile fiili harcama düzeyi arasındaki açıklıktır.

 

 

Devlet Harcamaları ve Milli Gelir Düzeyi

Devlet Harcamalarının Milli Gelir Dengesine Etkisi

Bir iktisat politikası uygulama aracı olarak devlet; bir yıl içinde toplanacak gelirler ile yapılacak harcamaları tahmin ederek bütçe hazırlamakta ve meclisten geçirerek uygulama yetkisi almaktadır.

Devletin yaptığı bu tüketim ve yatırım harcamaları toplam talebe ilave edildiğinde

Y= C + I + G olmaktadır.

Buna göre toplam talebe devlet harcamalarının ilave edilmesi toplam harcama miktarını arttırmaktadır. Bu da toplam harcama doğrusunu yukarı kaydırmakta ve milli gelirin artması sonucunu meydana getirmektedir

 

Vergilerin Milli Gelir Dengesine Etkisi

Devletin çeşitli yatırım harcamalarını karşılamak için başvurduğu finansman kaynaklarından biri de vergilerdir. Halktan alınan vergiler kamu harcamaları olarak tekrar halka dönmektedir.

Ancak bir ekonomide halktan alınan vergiler toplam talebi düşüreceğinden vergiler milli geliri azalma yönünde etkilemektedir. Çünkü vergi alınması harcanabilir geliri azaltırken; milli geliri de azaltmaktadır.

Vergilerin toplam talep üzerindeki etkisi; vergilerin dolaylı veya dolaysız, artan veya azalan olmasına yani vergi tipine göre değişmektedir.

Devletin aldığı verginin dolaylı vergi olması halinde toplam talepte ve milli gelir denge düzeyinde meydana gelen değişmeler; toplam talep miktarı düşünce, milli gelir miktarı da gerilemektedir.

Yorum Gönder

0 Yorumlar