NOT: BU NOTLAR VİZE SONRASI NOTLARIDIR !! SINAVA VİZE KONULARI DA DAHİLDİR VİZE NOTLARINA ULAŞMAK İÇİN TIKLA
Mussolini Hitler’den önce ben
vardım anlayışı ile krizler dönemini daha fazla krize sürüklüyor ve HabeÅŸistan’ı
(Etiyopya’yı) iÅŸgal ediyor.
Ä°talya Neden HabeÅŸistan’ı Ä°ÅŸgal
EtmiÅŸtir?
à Halihazırda İtalya sömürgesinden
olan Eritre ve Somali’nin arasında bulunması.
à 1916 yılında Habeşistan
NaipliÄŸine Ras Tafari Makonnen geçmiÅŸ ve 1930’da imparator olmuÅŸtur. I.Haile
Selassie adını almıştır.
à Eritre ve Somali sınırlarında
olayların hiç eksik olmaması.
Ä°talya’nın HabeÅŸistan’ı iÅŸgali
üzerine Milletler Cemiyeti tepki göstermiş ve yaptırımlar uygulamıştır.
Bu yaptırımlar:
à İtalya’ya silah, stratejik malzeme
ve maddeler satılmayacak.
à İtalya’ya kredi açılmayacak.
Ä°ngiltere Ä°talya’nın HabeÅŸistan’ı
iÅŸgalinden tedirgin duymuÅŸtur. Neden?
à HabeÅŸistan’ı ele geçiren Ä°talya Nil
Nehri’nin önemli bir kaynağını da kontrol altına almış olacaktı.
à İtalya’nın HabeÅŸistan’a
saldırması Ä°talya’nın Akdeniz’deki deniz gücünü ortaya çıkarmıştır.
à HabeÅŸistan’a yerleÅŸen Ä°talya
Kızıldeniz’in Hint Okyanusu’na çıkış kapısına da egemen bir duruma gelecek
olması.
1933 yılından beri Avrupa’nın krizler
içerisine sürüklenmesi karşısında ABD bu krizlerin tırmanmasından tedirgin
olmuş ve Monroe doktrinine daha sıkı bağlanmıştır. Bunun için de 1935 Ağustos
ayında bir Tarafsızlık Kanunu çıkarmıştır. Söz konusu kanuna göre bir savaş
halinde ABD başkanı savaşan taraflara silah ve malzeme satışını
yasaklayabilirdi. Ä°talya HabeÅŸistan savaşında uygulanan bu kanun HabeÅŸistan’ın
zararına olmuştur.
Almanya ise Ä°talya HabeÅŸistan
savaşını kendi yararı için kullanmıştır. 1936 Mart ayında Versay’ın silahtan
arındırmış olduğu Ren bölgesine askerlerini soktu. Bu savaş sırasında Almanya
ve İtalya yakınlaşmış. Berlin-Roma
Mihveri kurulmuÅŸtur.
Sonuç itibariyle İtalya 7 aylık
savaşın sonunda HabeÅŸistan’ı tamamen iÅŸgal etmiÅŸtir.
Almanya notanın devamında
devletlere barış yanlısı olduğunu gösterme amacıyla bazı tekliflerde de bulunmuştur.
Batı sınırında Almanya, Fransa ve Belçika topraklarında askerlerden
arındırılmış baÅŸka bölgelerin olmasını teklif ediyor. Hollanda’nın da dahil
edilmesiyle, Hollanda, Fransa, Belçika ve Almanya arasında 25 yıllık
saldırmazlık anlaÅŸması imzalamaya hazır olduÄŸunu belirtiyor. Almanya’nın aynı
zamanda doğu komşularıyla da saldırmazlık anlaşması imzalamaya hazır olduğu
söylüyor. EÅŸit hakların ve bütün Alman topraklarında, Almanya’nın egemenliÄŸinin
tanınması ÅŸartıyla Almanya’nın yeniden Milletler Cemiyeti’ne girebileceÄŸini
söylüyor.
Ä°talya HabeÅŸistan savaşının en önemli sonucu Almanya ile Ä°talya’nın
2.Dünya Savaşı sonuna kadar sürecek olan sıkı dostluğu olmuştur.
Ä°talya’nın bir yandan HabeÅŸistan
üzerinden Mısır’ı tehdit eder duruma geçmesi diÄŸer yandan Akdeniz’de kuvvetli
bir deniz devleti olarak ortaya çıkması İngiltere üzerinden etkisiz kalmamış ve
bundan sonra İngiltere ile İtalya ilişkileri bir rekabet içine girmişti.
Fransa’da seçimleri solcuların
kazanması üzerine Sovyetler ile iyi olan iliÅŸkiler daha da iyileÅŸmiÅŸtir. Fakat Ä°talya’ya
karşı politikalar değişmiştir.
Sadece Almanya ve Ä°talya deÄŸil,
Almanya ile Japonya’da bu dönemde çok yakınlaÅŸmıştır. 1936 Kasım’ında
Berlin-Roma Mihveri kurulduÄŸu sırada Berlin-Tokyo Mihveri de kurulmuÅŸtur. Bu Mihver Almanya ve Japonya’nın
Sovyetler BirliÄŸi ve Komintern’in uluslararası komünizm faaliyetlerine karşı
imzalamış oldukları Anti-Komintern Pakt ile ortaya çıkmıştır.
Anti-Komintern Paktı Açık ve Gizli
hükümlerden oluşmaktadır. Açık
hükümlere göre; taraflar kominternin faaliyetleri ve buna karşı savunma tedbirleri
hakkında birbirlerine danışacaklar ve sürekli temas halinde bulunacaklardır. Ülkelerindeki
komünist faaliyetlerine karşı sert tedbirler alacaklar ve bu konuda iş birliği
sağlamak için devamlı bir komite oluşturacaklardı. Gizli hükümlere göre; taraflardan biri Sovyetler
BirliÄŸi’nin kışkırtılmamış bir saldırısına veya saldırı tehdidine hedef olursa ortak
menfaatlerini korumak için alınacak tedbirler konusunda birbirlerine
danışacaklar ve birbirlerine haber vermeden Sovyetler Birliği ile bir siyasal
anlaşma yapmayacaklardı.
Anti-Komintern Pakta Ä°talya 6
Kasım 1937’de katılıyor. Böylece Berlin-Roma-Tokyo Mihveri oluÅŸmuÅŸ oluyor.
İspanya İç Savaşı
Bu savaşın özelliği 1936 yılından
itibaren Berlin-Roma-Tokyo Mihverinin Sovyetler Birliği ve komünizme karşı
açmış olduğu mücadelenin iki taraf arasındaki uçurumu bu iç savaş sırasında
daha da derinleştirmesi ve batılı demokrasilerin de bu mücadelede son derece
zayıf hareket etmeleridir.
Ä°spanya İç Savaşı’nın Sebepleri:
à İspanya’nın 19.yy başından beri
içinde bulunduğu istikrarsızlık ve iç karışıklıklarla ilgilidir.
à 1902 yılında İspanya tahtına 16
yaşındaki 13.Alfonzo geçmiştir. Alfonzo anayasalı bir monarşiyi benimsiyor. Ülkeye
derhal bir anayasa veriyor. Ancak bu anayasa ülkedeki karışıklıkları daha da
şiddetlendiriyor. 1902 ile 1923 yılları arasında 33 kabine değişikliği oluyor. Ülkeye
ekonomik ve siyasal bir düzen vermek isteyen ordu 1923 Eylül ayında bir darbe
ile iktidarı ele geçiriyor. Monarşiye dokunulmaksızın başbakanlığa General Miguel
Primo de Rivera gelmiÅŸtir. Mussolini’yi örnek alan Rivera ülkede faÅŸist bir
diktatörlük kuruyor. Ä°spanya’nın meselelerine köklü bir çözüm üretememiÅŸtir. 1930
yılında istifa etmiÅŸtir. Rivera’nın istifasından sonra solcular cumhuriyetçiliÄŸi
savunmaya başlamıştır. 1930-31 yıllarında birçok cumhuriyetçi ayaklanma ortaya
çıkıyor. 1931 belediye seçimlerinde açık ara cumhuriyetçiler her belediyeyi
kazanıyor ve 13.Alfonzo tahtından feragat etmeden ülkeyi terk ediyor. Alfonzo’nun
ülkeyi terk etmesinden sonra ülkeden cumhuriyet ilan ediliyor. Cumhuriyet
gelince kurucu meclis seçimleri yapılıyor ve solcular, cumhuriyetçiler açık ara
kazanıyorlar. Cumhuriyet rejiminin ilk CumhurbaÅŸkanı Niceto Alcalá-Zamora’dır. Ä°lk
baÅŸbakanı da Manuel Azaña’dır. Manuel Azana’nın ilk iÅŸi meclisteki çoÄŸunluÄŸa
dayanarak çıkardığı yasayla kiliseye karşı hücuma geçmek oldu. Kilise okulları
kapatılıyor, kilisenin malları ellerinden alınıyor, din adamlarına hükümetten
yapılan yardımlar kesiliyor. İkinci işi de köylünün durumunu düzeltmek için
toprak reformuna giriÅŸmek oluyor.
1933 Kasım ayında yapılan
seçimlerde solcular her yerde kaybediyor. Alfonzo taraftarı olanlar tekrardan
monarşiyi istemiştir. 1934 Ekim ayında Asturias bölgesinde maden işçileri
ayaklanıyor. Yapılan çarpışmada 3bin kadar işçi ölmüştür. Ülkenin her yerinde
yağmacılık başlıyor.
1936 Şubat ayında yapılan
seçimleri tekrardan solcular kazanıyor. Sağcılar hapse atılıyor. Ordu
Genelkurmay Başkanı Francisco Franco liderliğinde bir hükümet darbesi yapmak
istediyse de baÅŸaramadı. Franco Kanarya Adaları’na sürgün edilmiÅŸtir.
Franco Kanarya Adaları’ndan Fas’a
geçmeden önce Las Palmas Muhtırası adında bir muhtıra yayınlıyor. Bununla
Ä°spanya’yı yıkmaya açık ya da kapalı bir biçimde giriÅŸmiÅŸ olan yabancı ve
yabancı yanlılarına, dürüstçe çalışan işçileri kandıranlara, politikayı kendi
çıkarlarına alet edenlere karşı amansız bir savaşın başlatıldığını bildiriyor. Bu
bildiri ile İspanya iç savaşı başlamıştır. İspanya iç savaşında sağcılara
milliyetçiler, solculara cumhuriyetçiler denilmiştir.
İç savaş çıkınca köylüler,
işçiler, şehirlerdeki komünistler, sosyalistler, sendikalistler
cumhuriyetçilere katılmışlardır. Cumhuriyetçiler Valencia’da aşırı
sosyalistlerden Largo Caballero başkanlığında bir hükümet kurdular. Fakat
askeri bakımdan çok zayıftılar.
Milliyetçiler de Franco’nun
baÅŸkanlığında hükümet kurunca iki hükümetli bir Ä°spanya ortaya çıktı. Francesco’nun
kurduğu hükümeti Almanya ve İtalya hemen tanıma yoluna gittiler.
Ä°spanya iç savaşı 3 yıl sürmüş ve 1939 Mart ayında milliyetçilerin Madrid’e
girmeleri ile milliyetçilerin zaferi ile sonuçlanmıştır. İspanya iç savaşı ile
yakından ilgilenen devletler; Sovyetler Birliği, İtalya ve Almanya olmuştur.
Sağ-sol mücadeleleri sırasında
Sovyetler Birliği solcuları, Almanya ve İtalya ise sağcıları destekleme yoluna
gitmiÅŸlerdir.
Ä°spanya’da iç savaşın çıkması
Sovyetler BirliÄŸi’nde cumhuriyetçiler lehine büyük bir gösterinin yapılmasına
vesile olmuÅŸtur.
Sovyet ajanları Avrupa silah
pazarlarında cumhuriyetçiler için silah ve malzeme satın almışlardır. Sovyetler
BirliÄŸi’nin Ä°spanya’ya uzaklığı ve deniz gücünün zayıf olması bu savaÅŸta daha
aktif bir politika izlemesini engellemiÅŸtir.
İtalya ise milliyetçilere çok
ciddi silah ve malzeme yardımında bulunmuştur.
Almanya da milliyetçileri
desteklemiÅŸtir. Çünkü Ä°spanya’da faÅŸistlerin egemen olması halinde Fransa Ä°spanya
ile Almanya arasında sıkışmış olacaktı. Bununla beraber Almanya’nın
milliyetçilere yaptığı yardım Ä°talya’dan çok daha az olmuÅŸtur.
Ä°ngiltere’de 1937’de baÅŸbakanlığa Neville Chamberlain gelmesiyle
birlikte yatıştırma politikası büyük bir hız kazanmıştır.
Japonya 1937 yılında Çin’e
saldırmıştır.
Çin’de 1912 yılında cumhuriyetin
ilan edilmesiyle birlikte 1937’ye kadar iktidar mücadelesi devam etti.
Sun Yat-sen Çin’in güney kısmında hüküm süren isimdir. Çin’in
milliyetçi partisi olan Kuomintang partisini kurmuştur. Kuomintag partisinin
iÅŸlevlerine 3 Halk Ä°lkesi denilmiÅŸtir.
à Milliyetçilik
à Demokrasi
à Sosyal Adalet
Kısa bir süre sonra da Mao Zedong
önderliğinde Komünist parti kurulmuştur.
Sun Yat-sen 1925 mart ayında
ölüyor. General Çan Kay Åžek Sun Yat-sen’in yerine geçmiÅŸtir.
1928 haziran ayında Çan Kay Şek
Pekin’e girerek Kuomintang partisinin Çin üzerinde egemen olmasında baÅŸarılı
oluyor.
Çan Kay Åžek 1934’te komünist
cumhuriyetin ilan edildiği kente doğru bir yürüyüşe geçmiştir. Tarihte buna Uzun
Yürüyüş denilmiştir.
1937 yılında Japonların daha
tehlikeli olduğunu söyleyen komünistler, milliyetçilere birlik olmak için
teklif sunuyorlar ve başarılı oluyorlar. Japon tehdidine karşı milliyetçiler ve
komünistler birlik olmuştur.
Japonya 1933 mart ayında serbest
hareket etmek için Milletler Cemiyeti’nden ayrılmıştır. Ardından Washington
Deniz Silahsızlanması antlaşmasından kurtulmak için İngiltere ve ABD ile eşit
şekilde donanmaya sahip olmak istiyor. Fakat herhangi bir yanıt alamayınca
1934’te tek taraflı olarak bu anlaÅŸmayı feshetti.
1934’te ‘’Asya Asyalılarındır’’ sloganı ile Asya’nın Monroe Doktrinini oluÅŸturmuÅŸ
ve Batılıların Çin ile olan her türlü ilişkisinin kesilmesini istiyordu.
1935 yılında Japonya’nın Çin’in bazı
bölgelerinde ayrılıkçı hareketleri de kışkırtmaya başlayarak kendine bağlı
özerk bölgeler oluşturduğu görülmüştür.
1937 temmuz ayında Pekin
yakınlarında Marco Polo köprüsü üzerinde Çin ve Japon askerlerinin
çarpışmasıyla bunu bahane eden Japonya Çin’i iÅŸgale giriyor. Buna tarihte Marco Polo
köprüsü olayı.
1937 yılında Avusturya’da bulunan
Naziler etkilerini iyice artırmışlardı. Avusturya’yı darbe ile ele geçirmek
isteyen Hitler için büyük bir fırsattı. Hükümet darbesi yapmaya hazırlanırken
istihbarat bu haberi alıyor ve 25 Ocak 1938’de Avusturya polisi tarafından
etkisiz hale getiriliyorlar.
Hitler bunun üzerine ilhakı baskı
kurarak gerçekleştirmek istiyor. Avusturya Başbakanını Avusturya sınırları
yakınındaki kendi şatosuna davet ediyor. İki ülke arasındaki soğuklukları
müzakere etmek amacıyla davet etmiştir. Bu davette Hitler çok büyük bir baskı
kuruyor ve sabahında da Avusturya’ya
7 maddelik bir ültimatom veriyor.
7 maddelik ültimatomda özetle; Avusturya’da Nazi partisinin faaliyetlerine izin
verilecek, hapsedilmiş olan Naziler serbest bırakılacak, Avusturya Nazilerinin liderinin
iç işleri bakanlığına, herhangi 2 Nazi de savaş ve maliye bakanlığına girecek, Avusturya
ordusu ve ekonomisi Alman ordu ve ekonomisine entegre edilecektir. Almanya 4
gün içinde bu isteklerin yerine getirilmesini söylemiştir.
Avusturya Başbakanı bunların
hepsini yerine getirmiştir. Avusturya Başbakanı ülkesini satan bir Başbakan
konumunda olmak istemediÄŸinden 9 Mart’ta bir referanduma gidileceÄŸini ve bu
referandumda halka bağımsızlıklarını korumak isteyip istemediklerine soracağını
söylüyor.
Bu karar Hitler’i sinirlendirmiÅŸtir ve 12 Mart’ta Avusturya’yı iÅŸgal
etmiştir. Bu işgal sırasında Avusturya hiçbir şekilde karşılık vermemiştir. O
yüzden Anschluss denilmektedir.
Avusturya Almanya’nın bir eyaleti
oluyor ve Ostmark adını alıyor.
Bu olay sırasında Fransa’da
hükümet yoktu, İngiltere yatıştırma politikası uyguluyordu, ABD, kendisinin
dünya üzerinde polis görevi yapma niyetinde olmadığını söylemiştir.
En fazla Sovyetler BirliÄŸi tepki
göstermiÅŸtir. Sovyetler BirliÄŸi sırada Çekoslovakya’nın olduÄŸunu ve bunun için
birlik olunması gerektiÄŸini batılılara söylese de dikkate alınmadı ve Stalin’in
batıya olan güveni azaldı.
Çekoslovakya’nın Südet bölgesinde
3 milyon Alman yaşıyor. Südet Almanları, Avusturya’nın ilhakından sonra ve
Nazilerin kışkırtmasıyla harekete geçiyor ve nisan ayından itibaren gelişen
Çekoslovakya krizi bu ülkenin parçalanması sonucunu veriyor.
Südet Alman Partisi'nin (SDP)
lideri Konrad Henlein 23 Nisan 1938’de Karlsbader Programı olarak tarihe çeken,
8 hususta toplanan istekleri Çekoslovakya hükümetine veriyor. Bu bildiride
Südetler bölgesine muhtariyet verilmesi, Südet Almanları istedikleri siyasal
doktrini seçme hakkına sahip olacaklar ve Çekoslovakya Sovyetler Birliği ile
bağlarını zayıflatacak yazıyordu.
Südet krizinin böylesine
geniÅŸlemesi Ä°ngiltere ve Fransa’yı harekete geçiriyor. Fransa Çekoslovakya ile
olan 1924 tarihli ittifakının gereklerini yerine getireceğini açıklıyor. Tek
başına cesaret edemeyen Fransa, İngiltere ile hareket etmek istiyor.
Sovyetler BirliÄŸi de 1935’te
Çekoslovakya ile imzalanan ve Fransa’nın gelmesiyle olabilecek ittifakının
gerekliliklerini Fransa gelmese bile yerine getireceğini söylüyor.
Sovyetler BirliÄŸi’nin
Çekoslovakya’ya yardıma gidebilmesi için Polonya ve Romanya’nın ona geçit izni
vermesi gerekiyor. Ancak bu iki devlet bu geçiz iznini vermiyor.
İngiltere arabuluculuk rolü üstleniyor
ve Hitler ile bir konuÅŸma gerçekleÅŸtiriyor. Hitler’in Çekoslovakya meselesi
için dünya savaşını göze alırım demesi üzerine İngiltere de Südet bölgesinin
Almanya’ya ilhakı için Fransa’yı ve Çekoslovakya’yı ikna edeceÄŸini söylüyor. Çekoslovakya
kaderine boyun eğmek durumunda kalmıştır.
Ä°ngiltere ve Fransa Südet Krizinin savaÅŸa dönüşmemesi için Mussolini’yi
araya sokuyorlar çünkü Hitler’in Mussolini’yi kırmayacağını düşünüyorlar.
Mussolini’nin öncülüğünde bir
konferans toplanmıştır. Münih
Konferansı. Bu konferansa Hitler, Mussolini, Fransa Başbakanı ve
Ä°ngiltere BaÅŸbakanı katılmıştır. Bu konferans 30 Eylül’de bir karar vermiÅŸtir.
Südet bölgesinin 4 aÅŸamada Almanya’ya teslim edilmesine karar verilmiÅŸtir.
Çekoslovakya’nın Alman egemenliÄŸi altına düşmesi Hitler’in dış
politikasının üçüncü aşamasını teşkil eder. Yani Hitler hayat sahası politikasına başlamıştır. Bunun
ardından Hitler 21 Ekim 1938’de askerlerine verdiÄŸi bir talimatla Prag iÅŸgal
edilirken aynı zamanda Memel’in de Alman sınırları içine katılacağını
söylemiştir.
Romanya kralının Hitler’e olan
hayranlığı Hitler’in dikkatinden kaçmıyor ve 23 Mart 1939’da Almanya ve Romanya
arasında bir ticaret anlaşması imzalanıyor. Söz konusu anlaşmaya göre; Almanya
endüstri malzemesi satacak, aynı zamanda Romanya’ya deniz, kara, hava silahları
temin edecek, buna karşılık da Romanya ormanlarını, yeraltı zenginliklerini
ortak Alman-Romen şirketleri tarafından işletilmesine izin vermiştir.
Almanya Drag Nach Osten ‘’doÄŸuya doÄŸru’’ politikasını uygulamaya, yani
doğuya doğru gitmeye başlıyor. Almanya Dantzig bölgesini Alman sınırları içine katmak için Polonya
üzerinde baskı kurmaya başlayacaktır.
Ä°ngiltere ve Fransa 31 Mart
1939’da Polonya’ya garanti vermiÅŸlerdir. Polonya’nın bağımsızlığı tehdit edilir
ve Polonya’da buna karşı koyarsa Ä°ngiltere ve Fransa bütün güçleriyle Polonya’ya
yardım edeceklerdi.
Ä°talya’nın 7 Nisan 1939’da Arnavutluk’u iÅŸgali, Türkiye, Yunanistan,
Yugoslavya ve Romanya arasında 1934’te yapılmış olan Balkan Antantına ağır bir
darbe indirdi.
İtalya ile Almanya arasında Çelik Pakt adını
alan bir ittifak imzalanıyor. Bu ittifaka göre; her iki devletin de hayat
sahasını sağlama amacına yönelen bir girişimdir. Taraflar birbirini
ilgilendiren bütün meselelerde birbirlerine yardım edecekler ve taraflardan
biri bir veya daha fazla devlete karşı savaşa tutuşacak olursa diğeri ona bütün
gücüyle yardım edecekti.
Almanya 27 Nisan 1939’da Ä°ngiltere
ile kendisini çember içine almak için çaba harcadığını ileri sürerek 1935
Ä°ngiliz-Alman Deniz AnlaÅŸmasını feshetti. Aynı gün Polonya’ya bir nota vererek
onunla da 1934 tarihli Almanya-Polonya Saldırmazlık Anlaşmasını feshediyor. Ardından
31 Mart 1939’da Danimarka ile bir Saldırmazlık AnlaÅŸması imzalanıyor.
Sovyetler BirliÄŸi Almanya
görüşmeleri neticesinde 23 AÄŸustos 1939’da Moskova’ya gelen Alman DışiÅŸleri
Bakanı Ribbentrop Sovyet liderleri ile görüşmelere başlamıştır. 24 Ağustos
sabahında da Alman-Sovyet
Saldırmazlık Paktı imzalanmıştır. Buna göre; taraflar birbirine
saldırmayacak, birisi bir 3.devletle savaşa tutuşursa diğer taraf 3.devlete
yardım etmeyecek, taraflardan birine yönelen bir devletler grubuna
katılmayacaklar ve ortak çıkarlarını ilgilendiren meselelerde birbirleri ile
temas halinde olacaklardı.
Almanya ve Sovyetler BirliÄŸi bu
saldırmazlık paktıyla Baltık bölgesini Polonya da dahil olmak üzere aralarında
paylaşmışlardır.
1 Eylül 1939’dan itibaren Alman
orduları Polonya’ya girmeye baÅŸlamıştır. Bu durum karşısından Polonya Ä°ngiltere
ve Fransa’ya müracaat ederek verdikleri garantiyi yerine getirmelerini talep
etmiÅŸtir. Bunun üzerine 3 Eylül 1939’da Ä°ngiltere ve Fransa Almanya’ya savaÅŸ
ilan ettiler. Böylelikle 2.Dünya Savaşı başlamıştır.
2.Dünya Savaşı’nda Almanya’nın
savaÅŸ stratejisi ‘’Yıldırım Savaşı’’ adını almıştır. Çok hızlı bir harekatla
Fransa’yı bozguna uÄŸratıp aynı güçle doÄŸuya devam etmeleri planıdır.
6 ay pata geçen savaş,
Ä°ngiltere’nin Ä°skandinav sularına mayın döşeyerek ablukayı güçlendirmeye
çalışmasıyla bozuldu. Bu giriÅŸim, Almanların Kuzey Ä°sveç’ten gelen demir
cevherinin nakledildiği yolu emniyet altına almak amacıyla Norveç ve
Danimarka’yı iÅŸgal etmesiyle çakıştı.
9 Nisan 1940’ta Almanya Norveç ve
Danimarka’yı iÅŸgal etmiÅŸtir. 1 ay sonra da Almanların önce Hollanda ve Belçika’yı
ardından da Fransa’yı iÅŸgal ettikleri görülür.
Alman güçleri 19 Haziran’da
Atlantik’teki Brest Limanı’na ulaÅŸtılar ve 3 gün sonra Fransa Almanya ile
ateşkes imzaladı.
Fransa’daki 3.Cumhuriyet 10 Temmuz’da
sona erdi. 1.Dünya Savaşı’nda Verdun Savaşı’nın kahramanı MareÅŸal Petain devlet
baÅŸkanı oldu ve Almanlar ülkenin yarısını iÅŸgal ettiler. MareÅŸal Petain’in devlet
başkanlığında Vichy Hükümeti kuruldu. Vichy hükümeti İngiltere ile ilişkilerini
kesmiÅŸtir.
Almanya Atlantik Savaşı ile
denizaltı, yüzey ve kara saldırılarıyla İngilizlerin deniz bağlantılarını
kesintiye uğratmak istemiştir. Fakat İngilizler bu saldırılara karşı kısa
sürede hemen hazırlanmayı bildiler. İngiliz halkını yeniden ayağa kaldıracak
isim Winston Churchill olmuÅŸtur.
Almanların baÅŸlattığı Britanya Savaşı’nın Ä°ngiltere tarafından
kazanılması Ä°ngiltere’nin savaÅŸma gücünü yeniden kazandıran, moral veren
savaştır.
Almanlar Ä°ngiltere’yi iÅŸgal edemeyeceklerini
anlayınca, Aralık 1940’ta bir karara varılıyor. Bu karar neticesinde 1941 Mayıs
ayında Sovyetler BirliÄŸi’ni iÅŸgal edeceklerini söylüyorlar.
Sovyetler eninde sonunda
Almanya’nın kendisine saldıracağını bildiÄŸi için hazırlıklar yapmaya baÅŸlamıştır.
Ä°lk önce Polonya’nın doÄŸusunu iÅŸgal etmiÅŸlerdir. Finlandiya’ya karşı bir savaÅŸ
baÅŸlatarak Karelya Bölgesi’ni ele geçirmiÅŸtir.
Hitler’in BolÅŸeviklerle savaÅŸma
konusuna kesin olarak karar vermesinde Sovyetler BirliÄŸi’nden algılamış olduÄŸu bazı
tehditler söz konusudur. Hitler
Sovyet gücünü Rus emperyalizminin Avrupa’daki tarihsel odak noktalarından yani
Balkanlardan ve Boğazlardan uzak tutmayı amaçlıyordu. Bunun yanı sıra
Sovyetler BirliÄŸi’ni hızlı bir ÅŸekilde bozguna uÄŸratarak Ä°ngilizlerin daha
fazla savaşmalarının anlamsız olacağını göstermek.
Hitler’in Sovyetleri iÅŸgal planına Barbarossa Harekâtı denilmiÅŸtir.
Almanya Sovyetler BirliÄŸi’ne
kolayca geçebilmek için Yunanistan ve Yugoslavya’yı almalıydı. Yunanistan kolay
alındı fakat Yugoslavya Tito’nun önderliÄŸinde bir direniÅŸ gösterdi ve bu yüzden
21 Mayıs’ta yapılması planlanan harekât 22 Haziran’a ertelenmek zorunda kaldı.
22 Haziran 1941’de Barbarossa Harekâtı baÅŸladı. Hitler Avrupa tarihinde
görülmemiş bir asker sayısıyla, 3,5 milyon, harekâtı başlatmıştır. Almanlar başta çok hızlı ve görkemli
savaÅŸlar kazanmışlardır. Birliklerin Moskova’ya girmelerine 29 km. kalmış fakat
hiçbir zaman o mesafeyi aşamamıştır Almanya.
Almanlar da Napolyon gibi kışa
yenilmiÅŸler ve 1 milyondan fazla asker kaybetmiÅŸlerdir.
ABD kongresi savaş başladıktan
sonra 1939 yılı içerisinde yabancı hükümetleri nakit ödeme yapmaları ve kendi
gemileri ile nakletmeleri ya da bir Amerikan sınırından alıp götürmeleri
koşuluyla silah satın almalarına izin veren bir yasa kabul etti.
O dönem Franklin Roosevelt Ä°ngiltere’ye
yardım etme, yanında olmaya inanıyordu. İngiltere yanında harekete geçme konusunda ilk adım 1941
yılında BaÅŸkan’a ‘’ödünç verme ve kiralama yasası’’ ile ABD savunmasının
çıkarına olan herhangi bir ülkeye savunma malzemeleri ödünç verme ve kiralama
hakkı verilmesiyle olmuştur.
Almanların Sovyetlere
saldırmasıyla birlikte Sovyetler de artık Batılıların yanında savaş girmiş
oluyor. Dolayısıyla bu durum ABD için oldukça elverişli bir durum yaratıyor.
Başkan Roosevelt yeni durumu Churchill ile görüşmek üzere bir toplantı
düzenliyor. Ä°ki lider 9 AÄŸustos’ta Newfoundland’da bir araya geliyorlar ve
görüşmeler neticesinde tarihe Atlantik Demeci olarak geçecek olan demeci kabul
ediyorlar. Bu demeç iki devletin mili politikalarının ilkelerini tespit
etmiÅŸtir. Bu ilkeler daha sonra savaÅŸtan sonra kurulacak BirleÅŸmiÅŸ Milletler
örgütü antlaşmasına da temel teşkil etmiştir.
ABD ödünç verme ve kiralama
yasasının çıkmasından sonra Japonya’ya karşı farklı bir politika uygulamaya
karar verdi. Çünkü Ä°ngiltere’ye daha kolay yardım yapabilmesi için Japonya
kışkırtılmayacak ve mümkün olduğu kadar uzlaşmaya gidilecekti.
ABD Japonya’daki bütün alacak ve mallarını
donduruyor, Japonya ile ticareti kontrol altına alıyor. ABD’nin bu tutumu ve
müzakerelerde nezaket göstermemesi askerleri sinirlendiriyor ve yönetim savaşa
karar veriyor. 7 Aralık 1941 sabahı Japon uçakları Hawaii’deki Pearl Harbor ABD
hava üslerine ani bir baskın yaparak bombalıyor. ABD 11 Aralık’ta Japonya’nın
bu ani baskını sonucunda hem Japonya’ya hem de Almanya’ya savaÅŸ ilan ediyor.
Avrupa’da sadece 5 tarafsız ülke kalmıştır. Ä°spanya, Portekiz, Ä°sveç,
İsviçre ve İrlanda.
BirleÅŸmiÅŸ Milletler Almanya, Ä°talya ve Japonya’ya karşı savaÅŸan
devletler koalisyonuna verilen addır. Birleşmiş Milletler terimi resmi olarak ilk
kez 1 Ocak 1942’de Çin, Ä°ngiltere, Sovyetler BirliÄŸi ve ABD’nin savaÅŸ ittifakı
kurdukları Birleşmiş Milletler bildirgesinde kullanıldı. Bu bildirgenin en önemli maddesi; Mihver güçleri
ile yani Almanya, İtalya, Japonya ile tek başına barış yapmama taahhütü
almıştır.
Savaşın dönüm noktası 4 büyük
olayla oluÅŸmuÅŸtur. Fakat bu olayların 4’ü de birbirinden farklı olaylardır. 1942 Haziran ayında Midway
Adasına Japon saldırısı olması bu olaylardan ilkini teşkil eder. Japonlar
burada çok büyük bir bozguna uğratılmıştır. Japonya bu olaydan sonra bir
daha asla Uzak DoÄŸu’da ya da denizlerde stratejik avantajı yakalayamayacaktır.
Mısır’ın batısındaki Ä°ngiliz ordusu kasım ayı başında el-Alameyn’de
Almanları ve İtalyanları kesin yenilgiye uğrattılar. Bu zafer İngiliz ABD
kuvvetlerinin Fransız Kuzey Afrika’sına çıkmalarıyla aynı döneme denk
gelmiÅŸtir.
Mayıs 1943’e gelindiÄŸinde Ä°ngiliz ABD kuvvetleri Tunus’a girmiÅŸ,
Akdeniz’in denetimi tamamen müttefiklerin eline geçmiÅŸtir.
Atlantik savaşlarının doruk
noktası 1942 yılının ilk aylarında yaÅŸandı ve 1943’te zafer kazanıldı.
En önemli dönüm noktalarından biri de Almanların Stalingrad’da yenilgisidir.
Ä°ngiliz ve ABD kuvvetleri 1943 Temmuz’unda
önce Sicilya’ya sonra Ä°talya’ya çıkartma yaptılar. 1943 AÄŸustos’unda Mussolini monarÅŸi
yanlılarının etkisiyle devrilmiş oldu.
Haziran 1944’te Normandiya Çıkartması ile Kuzey Fransa Ä°ngiliz ve ABD
kuvvetleri tarafından istila edilmiştir.
Sovyetler 9 ay süren uğraşlar
sonucunda Berlin’e girmiÅŸlerdir. Berlin’in iÅŸgali sonucunda 30 Nisan 1945’te Berlin Harabeleri altındaki bir
yeraltı sığınağında Hitler intihar ediyor.
7 Mayıs’ta Almanya’nın teslim
olmasıyla Avrupa’da savaÅŸ sona ermiÅŸtir.
ABD Japonya’nın HiroÅŸima ve Nagazaki ÅŸehirlerini atom bombasıyla yerle
bir etti. Japon hükümetinin 2 Eylül’de teslim olmasıyla 2.Dünya SavaÅŸ’ı sona
ermiÅŸtir.
Savaş sonrası oluşacak sisteme
savaş içerisinde yön veren 3 lider; Sovyetler Birliği Başkanı Stalin, İngiltere
Başbakanı Churchill ve ABD Başkanı Franklin Roosevelt.
Kazablanka Konferansı II. Dünya Savaşı sırasında ABD başkanı Franklin D. Roosevelt,
Birleşik Krallık başbakanı Winston Churchill arasında gerçekleşen 14-24 Ocak
tarihleri arasında yapılan konferanstır. Konferansta şu kararlar alınmıştır:
à Rusya üzerindeki baskıyı
hafifletmek için Sicilya’ya çıkarma yapmak
à Almanya üzerindeki baskıyı
artırmak.
à Balkanlarda ikinci bir cephenin
açılmasını mümkün kılmak için Türkiye’nin savaÅŸa katılması konusunda gerekli
askeri hazırlıklar yapılması.
à Almanya, Japonya ve İtalya
kayıtsız şartsız teslim oluncaya kadar mücadeleye devam etmek.
12-26 Mayıs 1943 yılında Washington Konferans’ı
toplanmıştır. Roosevelt ve Churchill bir araya gelmiştir. Stalin de davet edilmiş
fakat katılmamıştır. Bu konferansın şifre adı Trident Konferansı. Bu konferansta şu kararlar alınmıştır:
à İtalya’nın saf dışı bırakılması için
bu ülkenin işgali
à 1944 ilkbaharında Fransa’da cephe açılmasını
kararlaştırmışlardır.
à Savaş sonrası düzeni için Churchill tarafından ileri
sürülen şu fikirler kabul ediliyor:
à Barışı koruma sorumluluğu ABD, İngiltere,
Sovyetler BirliÄŸi ve Çin’e verilecekti.
à Bu 4 devletin teşkil ettiği Dünya
Konseyi’ne baÄŸlı Avrupa, Amerika ve Uzak DoÄŸu Bölge Konseyleri kurulacaktır.
à Avrupa’da bir konfederasyon kurulacak
ve bu konfederasyonda Tuna, Balkan ve İskandinav Federasyonlarını içerecekti.
Quebec Konferansı
Ä°talya’da Mussolini’nin birden düşmesiyle ortaya çıkan yeni durumu görüşmek ve
ikinci cephe açılma meselesini yeniden ele almak amacıyla 14-24 AÄŸustos 1943’te
Churchill ve Ä°ngiliz Genel Kurmayı ile ABD Genel Kurmayı Quebec’te bir araya
geliyorlar.
Bu konferansta
Churchill Ä°talya’da ortaya çıkan yeni durum nedeniyle ikinci cephenin Fransa yerine
Türkiye’nin de savaÅŸa katılmasıyla Balkanlarda açılması üzerine ısrar ediyor. Fakat
bu görüşünü kabul ettiremiyor. Ä°kinci cephenin Fransa’da Normandiya kıyılarında açılmasına karar
veriliyor.
ABD İçişleri Bakanı Cordell Hull
ile Ä°ngiltere DışiÅŸleri Bakanı Anthony Eden 1943 Ekim ayında Moskova’ya gitmiÅŸlerdir.
Moskova Konferans’ı olarak
geçmiştir. Sovyet Dışişleri Bakanı Molotov ile görüşüyorlar. Bu konferansta alınan kararlar
ÅŸu ÅŸekilde:
à Savaşın kısaltılması için karar
alınmıştır. Ruslar 2.cephenin 1944 ilkbaharına kadar açılması gerektiğini
söylemiştir.
à İngiltere, ABD, Sovyetler Birliği
ve Çin arasında Dörtlü Deklarasyon imzalanması kararlaştırılıyor.
à 4 devlet savaştan sonra nüfuz alanı
kurma politikası gütmeyeceklerdi.
à Bütün sömürgeler uluslararası vesayet
rejimi altına konulacaktı.
à Almanya’nın iÅŸgali altında tuttuÄŸu
ülkelerde zulüm ve işkence yapmasını önlemek için savaş suçlularının
cezalandırılacağı ilan edilmiştir.
DışiÅŸleri bakanlarının Moskova Konferansı’nda ÅŸu da karara baÄŸlanmış: 3
devletin yetkilileri arasında bir toplantı yapılmasına karar verilmiştir.
Churchill ve Roosevelt 22-26 Kasım
1943’te Kahire’de bir
toplantı yaptılar. Bunun amacı hem Çan Kay Åžek ile görüşmek hem de Tahran’a
görüş birliği içinde gitmek.
Tahran Konferansı
Roosevelt, Churchill ve Stalin’in katılımıyla yapılmıştır. 28 Kasım-1 Aralık
1943 tarihleri arasında olmuÅŸtur. Bunun ÅŸifre adı da Eureka’dır. Konferansta en önemli meseleler
şunlardı:
à Ruslar 2.cephenin Avrupa’da
açılmasına ısrar etmişlerdir. Churchill ise 2.cephenin Balkanlarda açılması
fikrini Ruslara kabul ettirememiÅŸtir.
à 2.cephe ile ilgili olarak Türkiye’nin
savaşa katılmasına karar veriliyor.
à Savaş sonrası barış düzeninin
korunması için bir uluslararası teşkilat kurulması fikri bütün taraflarca kabul
ediliyor.
Bu konferansın en önemli sonucu:
à Zafere doğru yaklaşıldıkça müttefikler
arasındaki görüş ayrılıklarının da belirmeye başlamasıydı.
Sovyetler BirliÄŸi’nin Balkanlar ve Orta Avrupa’da yayılması olayıyla
ilgili Churchill Stalin ile görüşmeye gidiyor. Moskova Konferansı denir. Balkan
ülkelerinin iki ülke arasında nüfuz bölgelerine ayrılışı konusunda bir
anlaşmaya varılıyor.
Romanya Rus nüfuzuna, Yunanistan ise İngiliz nüfuzuna terk edilmiştir.
Yugoslavya ve Macaristan yüzde 50 İngiliz, yüzde 50 Rus nüfuzu altında olacaktır.
Montrö sözleşmesinin değiştirilmesi de bu konferansta kabul edilmiştir.
Barış düzeninin kurulması meselesinde
her 3 devlet de Yalta Konferansı’na
kendi kafalarındaki amaç ve tasarılarını gerçekleştirmek için katılmıştır.
ABD BaÅŸkanı Roosevelt Yalta’ya gelirken kafasını meÅŸgul eden 2 mesele vardı:
à Tıpkı Wilson gibi Birleşmiş
Milletler teşkilatının kurulmasına büyük önem veriyordu.
à Uzak DoÄŸu savaşına Sovyetler BirliÄŸi’nin
bir an önce katılması. Bu bölgede de savaşın en kısa zamanda sona erdirilmesi.
Ä°ngiltere’ye gelince, Churchill’e göre Uluslararası TeÅŸkilat o kadar önemli deÄŸildi. Ona göre önce:
à Almanya’ya uygulanacak muamelenin
çözümlenmesi gerekiyordu.
à Polonya meselesinin çözümlenmesi gerekiyordu.
à SavaÅŸtan sonra Avrupa’daki kuvvetler
dengesinde Fransa’nın yeri ne olacaktı?
Stalin’in kafasında da 3 mesele vardı:
à SavaÅŸtan sonra Rusya’nın ekonomik
kalkınmasını sağlamak.
à Çarlık Rusya’sının 1904-1905
savaşında Japonya karşısında uğramış olduğu yenilgi sonucunda oluşan kayıpları
tekrar geri almak.
à Almanya’nın muhtemel saldırısına
karşı Sovyetler’in güvenliÄŸi için gerekli tedbirleri almak.
Yalta Konferansı 4-11 Åžubat 1945’te yapılmıştır. Görüşülen meseleler
şunlardı:
à Sovyetler Birliği Uzak Doğu
savaşına katılmayı kabul etti.
à Almanya esas itibariyle 3 işgal
bölgesine ayrılacak. Fakat Ä°ngiltere ve ABD kendi bölgelerinde Fransa’ya da bir
kısım ayıracaklardı. Berlin de ortak işgal altında olacaktı.
à Ruslar bir rapor hazırlayıp
sunmuÅŸtur. Buna göre Almanya’ya 20 Milyar tamirat borcu yüklenecek ve bunun
yarısını Sovyetler alacaktı. ABD ve İngiltere bu planı ağır buldukları için bu
meseleyi sonraya bırakma kararı alıyorlar.
à Birleşmiş Milletler teşkilatının
Güvenlik Konseyi’nin devamlı üyeleri için veto ilkesi kabul ediliyor.
à 1 Mart 1945’e kadar ortak düşmana
karşı savaş ilan etmiş olanların üyeliğe alınmasına karar veriliyor. Türkiye
ise 23 Åžubat 1945’te Almanya ve Japonya’ya fiilen bir savaÅŸ ilan ederek BirleÅŸmiÅŸ
Milletler teşkilatının kurucu üyesi olmuştur.
17 Temmuz-2 AÄŸustos 1945 tarihlerinde Potsdam Konferansı yapılmıştır. Roosevelt ölünce Amerika’yı bu
konferansta Truman temsil etmiÅŸtir. Ä°ngiltere’yi temsil eden Churchill seçimi
kaybedince yerine Clement Attlee gelmiÅŸtir.
0 Yorumlar