Avrupa’nın
neresinde bir isyan çıkarsa ortak şekilde müdahale etme kararı alındı. Fakat
1821’de Osmanlı’ya karşı ayaklanan Yunanlılara bir müdahale yapılmadı. Hatta
Ä°ngiltere ve Rusya Yunanistan’a destek vermiÅŸtir.
Ä°lk defa bir toprak parçası Osmanlı’dan bağımsızlık
ile ayrılmıştır. Yunan
bağımsızlığında din faktörü oldukça etkili olmuştur. 1828-1829 Rus Savaşı sonunda imzalanan Edirne
AntlaÅŸması ile Yunanistan’ın bağımsızlığı tanınmıştır.
Sanayi
Devrimi Avrupa’da ortaya çıkmasına raÄŸmen tüm dünyaya yayılmış ve eski siyasal
ve sosyal yapıları çok kısa bir süre içinde değiştirmiştir. Temelde üretimde
makineleşme başlamıştır. Fabrikalar kurulmuş ve iş gücü talebi artmaya
başlamıştır. Büyük sanayi kentleri oluşmaya başlamış ve işçi sınıfı ortaya
çıkmıştır.
Sanayi
devrimi ile burjuvazi sınıf yükselirken aristokratlar çöküntüye uğramaya
başlamıştır. Kilisenin gücü de oldukça zayıflamıştır. Bilim ve teknolojide bu
zamana kadar görülmemiş bir ilerleme kaydedilmiştir.
1819’da
Liberalizm
1820’de
Radikalizm
1832’de
Sosyalizm
1835’te
Muhafazakarlık kelimeleri siyaset sözlüğüne girmiÅŸtir. 1830’larda bireycilik,
anayasacılık gibi sözcükler kullanılmaya başlanmıştır.
Komünizm ise
1840’larda siyaset sözlüğüne dahil olmuÅŸtur.
Çok uluslu
imparatorlukları oluşturan halkların ulusal haklarını ve bağımsızlıklarını
kazanmalarından milliyetçilik önemli bir rol oynamıştır. Ayrıca Avrupa’da
ulusal birliğinin kuramamış halkların birliklerini kurma yolunda harekete
geçirmiştir.
19.yy.
2.yarısında İtalyan ve Alman milli birliklerinin kurulması Avrupa sistemini çok
derinden etkilemiştir. Avrupa Uyumu sistemi tamamen ortadan kalkmıştır.
1830 ve 1848
Avrupa İhtilalleri Avrupa tarihinde önemli bir yer teşkil eder. 1830 İhtilallerinde idealist yön
egemendi.
1830 Ä°htilalleri
özgürlük yolunda bir halk hareketi niteliğindeydi. 1830 İhtilalleri 1848 ve
ondan sonraki dönemin bilimsel, maddeci ve gerçekçi havasından çok farklı bir
özellik taşıyordu.
1830’da temel güç liberalizmdi. 1848
Ä°htilallerinde ise öne geçen Miiliiyetçilik ve Sosyalizm oldu. 1830 Ä°htilalleri Fransa’da
patlak vermiştir. Bu hareketlenmede işçiler, öğrenciler ve cumhuriyetçiler ön
plandadır.
Ä°ktidara
kimin geleceği konusunda devrimi gerçekleştirenler arasında bir fikir ayrılığı
yaşanmıştır.
Marcus
Lafayette bir çözüm getiriyor. Borobonlar gelmesinler fakat Borobonların akrabası
olan ancak 1792’de Cumhuriyetçiler ile birlikte savaÅŸmış olan Orlean Dükü Louı
Filipe’yi tahta geçirmeyi öneriyor.
Her iki taraf
da bu öneriyi kabul ediyor ve 7 AÄŸustos 1830’da Louı Filipe 1814 anayasasına
baÄŸlı kalmak ÅŸartıyla Fransızların kralı olarak tahta çıkıyor. 1848’e kadar
tahta kalmıştır.
1815 Viyana Antlaşması ile Belçika ve Hollanda
birleştirilerek Netherland Krallığı adı altında bir krallık oluşturuldu ve
Hollanda kralı bu krallığın başına geçti.
1839 Londra AntlaÅŸması ile Belçika’nın
bağımsızlığı tanındı. Belçika
tarafsız bir devlet statüsüne konuldu.
1815 Viyana
düzenlemelerine göre Polonya Rus Çarı’nın himayesinde bir devlet. Polonyalılar gittikçe
bağımsız davranmaya baÅŸlıyor ve Rusya’ya karşı çıkmaya baÅŸlıyor. 1825’te
Rusyalıların baskısı artıyor. Bunun üzerine Polonya’da ayaklanma çıkıyor. Fakat
Rusya ayaklanmayı bastırıyor.
1830 devrimlerinin en önemli sonuçları; Liberalizm
önplana çıkmıştır, Batı Avrupa ve DoÄŸu Avrupa ortaya çıktı, 1848’e giden
devrimlerin yolunu açmıştır.
1840’larda
Avrupa’da çok büyük ekonomik kriz yaÅŸanmıştır. Fransa’da 1848 Ä°htilalleri baÅŸlamıştır.
Cumhuriyetçilerin odağı halindedir Paris ve buradaki patlama tüm Fransa’ya
yayılmıştır.
22 Åžubat
1848’de bir gösteri yapılmasına karar verildi önce yönetim izin verdi fakat
sonrasında yasakladı. Bunun yüzünden hükümetlere direnmek için barikatlar
kuruldu.
1848 Devrimi
sonucunda Fransa kralı Ä°ngiltere’ye kaçtı. 1848’de Cumhuriyetçiler meclisi
basarak Cumhuriyeti ilan ettiler ve geçici bir hükümet kurdular.
Meclis 4
mayısta toplandı ve geçici hükümeti dağıtarak kendi yürütme kurulunu oluşturdu.
Sosyalistler hükümetten dışlanmışlardır. Bu durum yeni bir gelirim ortaya
çıkarttı.
Paris ve ülkenin
öteki kentleri yeniden karşı karşıya geldiler. İşçiler 15 Mayıs’ta Meclisi
basıp kendi geçici hükümetlerinin ilan ettiler. Milli Muhafızlar devreye
girerek işçi sınıfını bertaraf etti ve Kurucu Meclisi yeniden aktif hale
getirdiler.
Kanlı Haziran olarak adlandırılan 24-26 Haziran günleri
arasında çok ciddi silahlı çatışmalar olmuştur. İşçiler ve Muhafızlar arasında olmuştur. Böylece 1848 İhtilalleri son
bulmuÅŸ oldu.
Fransa’da
CumhurbaÅŸkanlığı seçimleri yapılıyor ve Napolyon’un yeÄŸeni Louis Napolyon
CumhurbaÅŸkanı olmuÅŸtur. 1852’de
kendisini 3.Napolyon olarak ilan etmiÅŸtir. Fransa’da 2.imparatorluk dönemi
başlamıştır.
Bazı Alman
devletçikleri bir araya gelerek 1848’in milliyetçi ortamında mayıs ayında bir
toplantı yapıyorlar. Almanya’nın birleÅŸmesini öngören bir toplantı. Söz konusu toplantıda
Frankfurt meclisini oluÅŸturuyorlar.
Bu meclis Almanya’nın
liberal bir çerçevede birleşmesini öngörüyordu. Ancak 1815 Viyana düzenlemesi gereği
sayıları 39’u bulan alman devletleri bu birleÅŸme fikrine genellikle pek istekli
görünmediler.
Çünkü tek bir
Alman devleti içinde birleşmek bu devletlerin kendi egemenliklerinden
vazgeçmesi olurdu. Öte yandan bu alman devletleri içinde bulunan 2 büyük devlet
vardır. Prusya ve Avusturya.
Bu iki
devletten hangisi altında birleşileceği konusunda bir anlaşmazlık söz konusudur.
1848’deki Almanya milli birliÄŸini saÄŸlama çalışmaları suya düşüyor.
Almanya ve
Ä°talya’nın ortaya çıkışı Avrupa’da sistemi çok derinden etkilemiÅŸtir.
Ä°talyan
devletçikleri 1815 Viyana kongresinden dağınık bir ÅŸekilde bırakılmıştır. Viyana’dan
beri Avrupa devletlerinde büyük çaplı savaÅŸlar olmamıştır. 1853’e Kırım
Savaşı’na kadar.
Viyana
Sistemi en büyük darbeyi bu savaÅŸta almıştır. Kırım Savaşı hem Rusya’yı hem Avusturya’yı
zayıflatmıştır. Uzun yıllar sonra İngiltere ve Fransa yan yana savaşmıştır.
1853 sonrası
gelişmelerden ilk yararlanan ülke İtalya olmuştur. İtalya devletçiklerinden biri olan Piyomente, Kırım
Savaşına asker yollayarak İngiltere, Fransa ve Osmanlının yardımına koşmuştur.
Piyemonte başbakanı Kont Cavour İtalyan milli
birliÄŸinin kurucusudur. Ä°talyan
milli birliÄŸinin saÄŸlanması ancak Avusturya’nın savaÅŸ meydanında yenilmesiyle
olduÄŸunu söylemiÅŸtir Kont Cavour. Fransa’yı yanına çeken Kont Cavour büyük devletlerin
yanında savaşarak savaş deneyimi elde etmiştir.
Rusya ve Fransa birleÅŸerek 1859’da Eflak ve
BuÄŸdan’ın Romanya adı altında milli birliklerini saÄŸlamıştır. Ancak fiili
olarak hala Osmanlı altında bulunmaktadır.
Felice Orsini
bir tiyatro çıkışında 3.Napolyon’a bir suikast düzenlemiÅŸtir. Napolyon bu
suikasttan yara almadan kurtulmuştur ve Orsini yakalanarak idama mahkûm
edilmiÅŸtir. Son isteÄŸi olarak Napolyon’a bir mektup yazan Orsini mektupta, eÄŸer
İtalyan milli birliği için harekete geçilmezse daha fazlası gelecek demiştir. Daha
sonra idam edilmiÅŸtir.
Bunun üzerine Kont Cavour ve 3.Napolyon arasında Plombières
Görüşmeleri olmuştur. 1858 temmuz ayında
olmuştur. Burada herhangi bir anlaşma imzalanmamıştır. Avusturya ile savaşma
kararı almışlardır.
Savaşın
sonunda Ä°talya’da Papanın baÅŸkanlığında 4 devletten meydana gelen konfederasyon kurulacaktı.
1-) Lombardiya
ve Venedik’in Piyomenteye katılmasıyla kurulacak Kuzey Ä°talya krallığı
2-) Papalık
Devletleri
3-) Sicilya
Krallığı
4-) Kalan
diğer İtalyan devletçikleriyle oluşturulan merkezi İtalyan krallığı. Fakat
bunların hiçbiri olmamıştır.
29 Nisan
1859’da Avusturya Piyomente’ye saldırıyor. Piyomente Fransa kuvvetleri
Solferino’da Avusturya’yı büyük bir yenilgiye uÄŸratıyorlar. Prusya bu durumdan
rahatsız olup Avusturya’ya yardım edebilmek için savaÅŸ hazırlığında bulunuyor.
Prusya’nın savaÅŸ hazırlığı yapmasından çekinen
Fransa, Avusturya ile Piyomente’nin haberi olmadan barış antlaÅŸması imzalıyor
ve savaÅŸ sona eriyor.
SavaÅŸ
bittikten hemen sonra İtalya yarımadasındaki küçük devletler birer birer
Piyomenteye katılmaya baÅŸladılar 1860 yılında ilk Ä°talyan parlamentosu Torino’da kurulmuÅŸtur.
Ä°ngiltere
İtalyan milli birliğine giden yolu memnuniyetle karşılıyordu.
Piyomenteli
milliyetçilerden Guiseppe Garibaldi kırmızı gömlekliler adını alan silahlı bir
toplulukla Güney Ä°talya’ya doÄŸru yürüyüp Piyomenteye katılmamış olan Sicilya ve
Napoli’yi birliÄŸe dahil ediyor. Venedik ve Roma dışında Ä°talyan milli birliÄŸi saÄŸlanıyor. Venedik
1866’da Roma’da 1870’te Ä°talya’ya dahil olacak.
1861’e
gelindiğinde İtalya Milli Birliği Venedik ve Roma dışında sağlanmıştır.
Almanya’da birlik fikrinin geliÅŸmesinde Hegel’in
önemli bir rolü vardır. Hegel
herhangi bir halkın hürriyet düzen ve onura sahip olabilmesi için kendi
bağımsız devletini elde etmesini savunuyor.
Hegel’in düşüncesinde
değişim diyalektik bir öze sahipti yani zıtlıklar yaratıcılığın temelini oluşturuyordu.
Tez ile antitezin çatışmasından bir sentez doÄŸacaktı. Almanya’nın dağınıklığı
tez, birlik fikrini doğurmak antitez, Alman ulusal devletine giden yolu açma
sentezdir.
Hegel ile
tarih bilimi felsefi bir nitelik kazanmakta ve öneminin artırmaktadır. Almanya
bu dönemde tarih biliminin merkezi haline gelmiştir.
Otto Von Bismark Alman milli birliÄŸinin
sağlanmasında başroldür. 1862
Otto Von Bismarck’ın Prusya BaÅŸbakanı olduÄŸu tarihten 1890’a yani istifa edene
kadarki döneme Avrupa’da Bismarck dönemi demek yanlış deÄŸildir. Bismarck’ın
uygulamış olduğu politikalar 1.Dünya savaşının sebeplerindendir.
Prusya milli
birliğini sağlamak için tek başına 3 devletle savaşmak zorunda kalmıştır. Önce Danimarka sonra Avusturya
ve en son da Fransa ile savaşmıştır.
Bismarck
küçük ödünler verip güçlü devletleri yalnızlaştırarak en uygun zamanda kiminle
savaÅŸacağını çok iyi kestirmiÅŸtir. Bismarck’ın politikasını Kılıç ve Kan Politikası olarak tanımlarız.
Milli birlik sağlandıktan sonra Barış Politikası olacaktır. Kılıç ve Kan Politikasını ilk
olarak 1864’te Danimarka ile yaptığı savaÅŸta kullanmıştır.
Bismarck ilk
olarak Elbe Dukalıklarını Prusya’ya katmak istiyordu. Ä°ngiltere ve Ä°sveç buna
karşı çıkmaktaydı.
1863 Polonya
ayaklanması Bismarck’a Rusya ile iyi iliÅŸkiler kurmaya fırsat vermiÅŸtir. Bu
ayaklanmada Ä°ngiltere ve Avusturya Rusya ve Fransa’yı savaÅŸtırmak istediler.
3.Napolyon
eski günlerine dönmek için Polonya’yı desteklemeye karar verdi. Bismarck Rusya
ile bir anlaÅŸma yaptı. Ä°lk olarak Polonya’daki ayaklanmada tarafsız kalacağını
ve Rusya’ya yardım edeceÄŸini söyledi. Sonuçta Rusya ayaklanmayı bastırdı.
Rusya ve Prusya
arasındaki yakınlaşmayı gören Avusturya Prusya ile birlikte hareket etmeye
karar veriyor.
Avusturya ve Prusya Danimarka ile savaş yapıp
yeniyorlar ve 20 Temmuz 1864’de yapılan barış antlaÅŸması ile savaÅŸ sona eriyor.
30 Ekim 1864’te imzalanan Viyana Barışı ile
Danimarka bu 3 dukalığı Avusturya ve Prusya’ya bırakıyor. Bunun üzerine bu 3 dukalık üzerine Gastein
anlaÅŸması imzalanıyor. 14 AÄŸustos 1865’te.
Schleswig yönetimi Prusya’ya, Holstein yönetimi Avusturya’ya
bırakılıyor. Lauenburg dukalığını da Prusya Avusturya’dan satın alıyor.
Bismarck
hemen Avusturya ile yapacağı savaşların hazırlıklarına başlıyor.
Bismarck ile 3.Napolyon Ekim 1865’te Fransa’nın
Atlantik kıyılarında bulunan Biarritz’de bir görüşme gerçekleÅŸtirdi. Tarihte
Biarritz Görüşmleri olarak geçer.
Bu görüşmelerde
Bismarck 3.Napolyona Avusturya ile savaşın bir milli birlik savaşı olduğunu
söyleyerek 3.Napolyonun zayıf noktasına değiniyor.
Bismarck
3.Napolyona Prusya Ä°talya ittifakına muhalefet etmezseniz Ä°taya Venedik’i
alabilir diyor. Bismarck 3.Napolyona kendisinin Avusturya Prusya savaşında tarafsız
kalması durumunda Fransa’nın kuzeyindeki toprakların verileceÄŸini söylüyor.
Prusya 14 Haziran 1866’da Avusturya’ya savaÅŸ
açıyor. Holstein yüzünden.
Holstein’daki karışıklıkların Prusya’yı tehdit ettiÄŸini söyleyerek bir çare
bulmasını istiyor Avusturya’dan Bismarck. Avusturya buna karşı çıkınca da savaÅŸ
başlıyor.
Savaşın asıl can alıcı darbesi 3 Temmuz 1866’da
Sadova Muharebesinde cereyan etti. Avusturya Sadova’da çok büyük bir yenilgiye uÄŸradı.
23 AÄŸustos 1866’da Prag AntlaÅŸması imzalanıyor. Söz konusu anlaÅŸma ile Avusturya
Cermen Konfederasyonundan çekiliyor ve bu konfederasyon ortadan kalkıyor. Schleswig
ve Holstein toprakları tamamen Prusya’nın oluyor. Avusturya Venedik’in Ä°talya’ya ait olduÄŸunu kabul ediyor.
1867 Ocak
ayından Avusturya’nın adı Avusturya-Macaristan Ä°mparatorluÄŸu oldu. Bununla birlikte
Macaristan bağımsızlığını kazanıyor fakat Avusturya’dan kopmuyordu. Düalist
yani ikili yönetim olacaktı.
Ä°ki devletin
ortak savunma, dışişleri ve maliye bakanlığı olacaktı. Avusturya İmparatoru
Fransz Joseph aynı zamanda Macaristan Kralı’dır.
Bismarck
Fransa ile yapacağı savaşta Güney Alman Devletlerini yanına çekmeyi hedefliyor.
Bu sırada İspanya tahtı ile ilgili bir sorun ortaya çıkıyor. Bu yüzden de
Fransa ve Prusya arasında savaş rüzgarları esmeye başlıyor.
Ems ÅŸehrinde Kral
Wilhelm ile Fransa’nın Prusya Büyükelçisi arasında bir görüşme gerçekleÅŸiyor. Büyükelçi,
Wilhelm’e Hohenzollern Hanedanı’ndan hiç kimsenin Ä°spanya tahtına
oturmayacağına ilişkin bir taahhüt vermesini istiyor ve Kral bunu kabul
etmiyor.
Kral Bismarck’a
Berlin’e bir telgraf çekiyor. Büyükelçiyle yaptığı tüm görüşmeleri uzunca
telgraf çekiyor. Bu siyasi
tarihte Ems Telgrafı olarak geçer. Bismarck bu telgrafı öyle bir kısalttı ki hem Fransa hem
Prusya kendilerine hakaret edildiğini düşündü.
19 Temmuz 1870’te Fransa Prusya’ya savaÅŸ açıyor. Bismarck düşmanını yine ustaca
yalnız bırakmayı bilmiştir.
İtalya bu savaştan memnun kalmıştır çünkü bu savaş
sayesinde Fransa Roma’dan askerlerinin çekecek ve Ä°talya milli birliÄŸini
sağlamış olacaktı.
Prusya ordusu 2 Eylül 1870’te Sedan Savaşı’nda Fransa
ordusunu tam bir hezimete uğratıyor ve 3.Napoloyon esir düşüyor.
Fransa’da
halk 4 Eylül günü Meclisi basıyor. Sosyalistler Komün yönetimini kurarak Komünist rejim denemesine giriştiler.
Tarihteki ilk komünist rejim denemesidir. Başarısız olmuştur.
Meclis
dağıtılmış ve hemen Milli Savunma Hükümeti kuruldu ve Cumhuriyet ilan edildi.
Bu suretle 2.Ä°mparsatorluk
dönemi bitti 3.Cumhuriyet dönemi başladı.
Milli Savunma
Hükümeti Prusya ile savaÅŸa devam kararı aldı. 19 Eylül 1870’de Paris kuÅŸatması
gerçekleşti. Prusya ordusu
Paris’i kuÅŸatmaya baÅŸladı ve kısa süre içinde Paris’e girdiler. Nihayetinde
Fransız hükümeti yenilgiyi kabul ederek 28 Ocak 1871’de AteÅŸkes antlaÅŸmasını
imzalayarak savaÅŸa son verdi.
18 Ocak 1871’de Versay Sarayı’nın (Fransa’da
Fransa İmparatorunun Sarayı) aynalı salonunda görkemli bir törenle Alman
İmparatorluğunun kurulduğunu ilan ettiler. Prusya kralı Wilhelm Alman
İmparatoru olarak taç giydi. Bismarck ise Şansölye yani Başbakan unvanını aldı.
Fransa ve Almanya arasında bir barış
imzalanmıştır. Frankfurt Barışı 1 Mayıs 1871’de imzalanıyor. Fransa’nın
Alsas-Loren bölgesi Almanya’ya bırakıldı.
Alman Milli
BirliÄŸinin saÄŸlanmasından hemen sonra Bismarck’ın uygulamaya baÅŸladığı
politikalar, 1.Dünya Savaşı’na giderken önemli bir yer teÅŸkil eden bloklaÅŸmayı baÅŸlatıyor.
Avrupa’da Fransa’yı
yalnızlaÅŸtırmak Bismarck’ın en temel politikalarından biridir.
1.Wilhelm
ölünce yerine oÄŸlu 2.Wilhelm gelmiÅŸtir. Bismarck ile 2.Wilhelm’in görüşleri uyuÅŸmayınca 1890’da Bismarck
istifa etmiştir ve Bismarck dönemi sona ermiştir.
1875’te Bosna Hersek’te baÅŸlayan ayaklanma Osmanlı ile Çarlık Rusya’yı 93 Harbi
denilen 1877-78 Osmanlı-Rus savaşına sürüklemiştir.
93 Harbi hem
Osmanlı tarihi açısından hem de Dünya tarihi açısından önemli sonuçları olan
bir savaştır.
Bu savaÅŸ
sonucunda Osmanlı ağır bir yenilgiye uğramıştır. Osmanlı yenilgiyi kabul etmiş
ve 1878 yılında Osmanlı
ile Rusya arasında Ayastefanos anlaşması imzalandı. Bu antlaşmayla Rusya,
Osmanlı üzerinde çok büyük bir avantaj elde etmiştir.
Bu antlaşmayla Bulgaristan Krallığı ortaya
çıkarılmıştır. Sırbistan, KaradaÄŸ ve Romanya’nın bağımsızlığı resmi olarak
teyit edildi.
İlk defa Ermeni meselesi uluslararası bir
platforma çıkmıştır.
Temmuz 1878’de imzalanan Berlin AntlaÅŸması
Ayastefanos Antlaşmasının yerine geçmiştir. Yani Ayastefanos Antlaşması yürüklükten
kalkmıştır.
Ä°ngiltere Ayastefanos
’un iptal edilmesi üzerine Osmanlıya garanti verdi. Kaldırılması için elinden
geleni yaptığını ve bunun
karşılığında da Kıbrıs Adası’nın geçici olarak yönetiminin kendisine
verilmesini istedi. Osmanlı bunu kabul etmiştir. O günden beridir Kıbrıs
Sorunu hala çözülmemiştir.
Berlin AntlaÅŸması ile Osmanlı’nın Åžark sorununa
diğer devletler de katılmış ve Osmanlı artık durumu düzeltemeyecek duruma
gelmiÅŸtir.
0 Yorumlar