HAK SAHİPLİĞİ

 


                                                     HAK SAHÄ°PLİĞİ

A-) KİŞİ VE KİŞİLİK KAVRAMI

Hukuk dilinde, hak sahibine, hakkın öznesi olan varlığa ‘’kiÅŸi’’ denilir. ‘’KiÅŸilik’’ ise kiÅŸinin hukuk düzeni tarafından korunan yetki alanını ifade eder.

Bugün hukuk iki tür varlığı kişi olarak kabul etmiştir. Bunlar gerçek kişiler ve tüzel kişiler olarak adlandırılmaktadır.

                                (Ömer Anayurt - Hukukun Temel Kavramları syf. 154)

 

1-) Gerçek Kişiler

Gerçek kişiler insanlardır. Eskiden köleler kişi olarak sayılmazlardı. Bugün her insan hukuk açısından kişi sıfatını taşımaktadır.

 

2-) Tüzel Kişiler

Tüzel kişiler gerçek kişilerin birtakım amaçları gerçekleştirmek için oluşturdukları. Hukuk düzeninin kabul ettiği, kendilerini oluşturan gerçek kişilerden bağımsız, hak ve borçları olan örgütlenmiş kişi veya mal topluluklarıdır.

 

a. Tabi Tutuldukları Hukuk Açısından

Tüzel kişiler, tabi tutuldukları hukuk türüne göre özel hukuk tüzel kişileri ve kamu hukuku tüzel kişileri olmak üzere iki gruba ayrılmaktadır.

Özel hukuk tüzel kişileri, bireylerin serbest iradeleriyle kurulur ve özel hukuk hükümlerine göre faaliyet gösterirler.

Kamu tüzel kişileri ise, kamu hizmet ve faaliyetleri görmek amacıyla kanun veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kurulurlar (AY, m. 123/3).

 

b. Yapıları (Bünyeleri) Bakımından

Tüzel kişiler bünyeleri bakımından da kişi toplulukları ve mal toplulukları olarak ayrıma tabi tutulmaktadır.

Kişi toplulukları kişilerin varlığını esas alır ve belirli bir amacın gerçekleştirilmesi için kişilerin bir araya gelmesini ifade eder.

Mal topluluğu belirli bir amacın gerçekleştirilmesi bakımından belirli bir mal varlığı esas alınır ve onsuz hiçbir anlama sahip olmayan tüzel kişiliklerdir.

 

B-) KİŞİNİN EHLİYETLERİ

Hukuk dilinde ‘’ehliyet’’ hak sahibi olabilmek, borç üstlenebilmek ve bizzat kendi iradesiyle hakları kullanabilmek ve borçlar üstlenebilmek yeteneÄŸi ve yeterliliÄŸi anlamına gelmektedir.

                            (Ömer Anayurt - Hukukun Temel Kavramları syf. 356)

 

1-) Hak Ehliyeti

Hak ehliyeti kısaca, hak sahibi olma ve borçlar yüklenebilme ehliyetidir. Bu ehliyete haklardan yararlanma ehliyeti de denilmektedir. Hak ehliyeti kişi olmakla eş anlamlıdır.

Hak ehliyeti 2 temel ilke üzerine oturmaktadır:

à Hak ehliyetinin genelliği ilkesi: Herkesin hak ehliyetine sahip olması kastedilir.

à Hak ehliyetinin eşitliği ilkesi: Anayasanın çizdiği çerçevede ve kanunda belirtilen sınırlarda haklara sahip olmada ve borç altına girmekte herkesin eşit olduğunu deyimler.

Hak ehliyeti bakımından gerçek kişiler ile tüzel kişiler arasında bazı farklılıklar vardır. Tüzel kişiler yaş, cins, hısımlık gibi doğaları gereği yalnızca gerçek kişilere özgü olan haklara sahip olamazlar.

2-) Eylem Ehliyeti – Fiil Ehliyeti (Medeni Hakları Kullanma Ehliyeti)

a. Tanım

‘’Eylem ehliyeti’’ (fiil ehliyeti), bir kimsenin kendi eylem ve hareketleriyle, kendi iradesiyle hak ve borçlar kurması, kaldırması, deÄŸiÅŸtirmesi, ehliyetidir (TMK, m. 9).

Hak ehliyetinde iradenin bir rolü olmamasına karşın eylem ehliyetinde kişinin iradesi ön plandadır.

Eylem ehliyetine sahip olan şahıs, hak ehliyetine de sahiptir. Fakat, hak ehliyetine sahip olan herkes eylem ehliyetine sahip olmayabilir.

b. Eylem Ehliyetinin Koşulları

à Ergin Olmak

à Ayırt Etme Gücüne Sahip Olma

à Kısıtlı Olmamak

 

aa. Erginlik (Rüşt)

Erginlik, belirli bir yaşa ulaşmak veya o yaşa gelmiş sayılmak anlamına gelir. TMK, üç tür erginliğe yer vermiştir.

à Kanuni Erginlik (18 yaşını doldurmak)

à Evlilik Yoluyla Erginlik (17 yaşında evlenildiği için 17 yaş da evlilik yoluyla erginliktir)

à Yargısal Erginlik (15 yaşını doldurmuş bireyin ana babasının onayı alınarak ergin sayılması)

 

bb. Ayırt Etme Gücü (Sezginlik-Temyiz Gücü)

Eğer kişi ayırt etme gücüne sahip değilse eylem ehliyetinden söz edilemez. Oysa kişi ayırt etme gücüne sahipse (ergin/reşit olmasa da), sınırlı da olsa eylem ehliyetine sahiptir.

 

cc. Kısıtlı Olmamak (Mahcur Olmamak)

Kısıtlılık, bir kimsenin, kanunda öngörülen belirli sebeplerden birinin varlığı halinde, mahkeme kararıyla eylem ehliyetinin sınırlanmasıdır. Kısıtlılık ancak ergin kişiler için alınabilir.

Kısıtlılık Sebepleri:

à Akıl hastalığı

à Akıl zayıflığı

à Savurganlık

à Alkol ve uyuşturucu madde bağımlılığı

à Kötü yaşama tarzı

à Malvarlığını kötü yönetme

à Bir yıl veya daha fazla süreyle özgürlüğü bağlayıcı bir cezaya mahkûm olma

 

Bunların dışında bir de özel kısıtlılık durumu vardır. Yaşlılık, sakatlık, ağır hastalık nedeniyle kendi işlerini kendi göremeyenler.

 

c. Eylem Ehliyeti Bakımından Kişilerin Sınıflandırılması

                                 (Ömer Anayurt - Hukukun Temel Kavramları syf. 363)

 

aa. Tam Ehliyetliler

Ergin, ayırt etme gücüne sahip ve hakkında kısıtlılık kararı olmayan kiÅŸilere ‘’tam ehliyetliler’’ denir.

 

bb. Tam Ehliyetsizler

‘’Tam ehliyetsizler’’, ayırt etme gücüne sahip olmayan kimselerdir (TMK, m. 14).

Tam ehliyetsizlerin yapmış oldukları hukuksal işlemler kesin hükümsüzlük yaptırımına bağlanmıştır.

Tam ehliyetsizler, kendi başlarına işlem yapamayacakları gibi kanuni temsilcilerinin onayıyla da hiçbir işlemde bulunamazlar.

Tam ehliyetsizlerin haksız eylemleriyle başkalarına verdikleri zararlardan kural olarak sorumlulukları yoktur. Çünkü kusur ehliyetleri bulunmamaktadır.

Ancak kanun bu kurala istisnalar getirmiştir. Bunlardan ilki hakkaniyet sorumluluğu, diğeriyse ayırt etme gücünün geçici olarak kaybı halinde ortaya çıkan sorumluluk durumudur.

cc. Sınırlı Ehliyetsizler

Bu gruba giren kimselerde asıl olan ehliyetsizliktir. Bu nedenle ehliyetsizler başlığı altında ele alınmaktadır. Ehliyetsizlik asıl, ehliyet sınırlıdır. İşte bu özellikleri nedeniyle sınırlı-ehliyetsiz olarak isimlendirilmiştir.

Ayırt etme gücü olup, tam ehliyetliliğin diğer iki koşulundan birine sahip değildir.

Sınırlı ehliyetsizler birtakım işlemleri hiç yapamazlar. Bunları ne kendileri ne de kanuni temsilcilerinin oluruyla yapmaları mümkündür.

Sınırlı ehliyetsizler, haksız eylemleriyle başkalarına verdikleri zararlardan dolayı sorumludurlar. Çünkü bu kimselerin ayırt etme güçleri bulunmaktadır.

 

dd. Sınırlı Ehliyetliler

Sınırlı ehliyetlilik özel bir durumdur. Bunlarda asıl olan ehliyetliliktir. Ehliyet asıl, ehliyetsizlik istisnadır. Bu açıdan sınırlı-ehliyet tabiri kullanılmaktadır.

Bunlar ergin, ayırt etme gücüne sahip ve haklarında kısıtlılık kararı bulunmayan kimselerdir. Ancak istisnai birtakım konularda işlem ehliyetleri sınırlandırılmıştır. Dolayısıyla bazı işlemlerinin geçerli olabilmesi mahkemenin veya kanuni danışmanın (müşavirin) onayına bağlıdır.

‘’Sınırlı ehliyetliler’’ grubunu, kendisine yargıç tarafından kanuni danışman atanmış kimseler oluÅŸturmaktadır.

Kanuni danışman, kanuni temsilci değildir.

TMK, m. 429’da kanuni danışmanın oyu alınmaksızın hukuken geçerli olamayacak iÅŸlemler ÅŸunlardır:

à Dava açma ve sulh

à Taşınmaz mal alım-satım ve bunlar üzerinde rehin vs. ayni bir hak kurma

à Kıymetli evrak alım satımı ve rehni

à Ödünç alıp-verme

à Sermaye alma

à Bağışlama

à Kefil olma ve kambiyo yükümü altına girme

à Olağan yönetim sınırları dışında kalan yapı işleri

 

Sınırlı ehliyetliler, yukarda sayılan işlemlerin dışında kalan bütün işlemler bakımından kanuni danışmanın iznini alma durumu söz konusu değildir.

Diğer yandan sınırlı ehliyetlilerin haksız eylem sorumluluğu tamdır.


Yorum Gönder

0 Yorumlar